top of page

Probiyotikler

Probiyotik kelimesi yunanca da yaşam için anlamına gelmektedir, kelimenin anlamından belli olduğu gibi insan sağlığında büyük öneme sahiptirler. Probiyotikler bulundukları konakçı için yararlı olduğu düşünülen canlı mikroorganizmalardır. Probiyotikler genelde yoğurt, kefir, kımız, peynir, turşu ve benzeri fermente olmuş besinlerde aktif kültür olarak bulunabilir ya da eklenerek tüketilir aynı zamanda suplement olarakta günümüzde bulunmaktadır. Her yoğurt sanılanın aksine probiyotik değildir bir gıdanın probiyotik olabilmesi için uygun canlı aktif kültürleri içermesi gereklidir aynı zamanda sindirim enzimlerinden etkilenmeden canlı olarark kalın bağırsağa kadar uluşabilmesi gerekmektedir. Probiyotiklerin eklendiği yoğurtların raf ömürleri 3-6 hafta arasındadır, taze tüketilmesi önemlidir çünkü canlı mikroorganizma içeriği zamanla azalabilir. En yoğun karşılaşılan türleri laktik asit bakterisi ve bifido bakterilerdir. Sağlıklı kişilerin bağırsak florasında probiyotik bakteriler belirli bir sayıda bulunur ancak günlük yaşamın getirdiği; antibiyotik kullanımı, stres, sinirsel yorgunluk, dengesiz beslenme, fazla alkol alımı, hastalık ve bağırsak ameliyatları gibi sonuçlar, bu bakterilerin azalmasına neden olur. Özellikle bu durumlarda olanlar için probiyotik ürün kullanımı daha da önem kazanmaktadır.


Bu sağlığımıza yararlı mikroorganizmaların bir çok işlevi vardır. Bunlardan en önemlisi bize sağlıklı bir sindirim sistemi sağlamaktır ki bu durum tüm fonksiyonlarımızı olumlu olarak etkilemektedir. Probiyotik bakteriler laktik asit, asetik asit, bakteriyosin gibi antimikrobiyal maddeler üreterek, bağırsaklarda istenmeyen mikroorganizmaların çoğalma hızını kontrol ederler ve doğal floranın denge içinde bulunmasını sağlarlar. Probiyotikler barsak florasını patojen ve toksin üreten bakterileri engelleyerek dengelemektedir. Sağlıklı barsaklar sağlam bir immün sisteminde temelini oluşturabilir. Yapılan bir çok çalışmada probiyotiklerin immün sistemi desteklediği ve mikrobiyal patojenlere karşı direnci arttırdıkları görülmüştür. Probiyoriklerin özellikle laktoz malabsorbsiyonunun giderilmesi  ve akut ishallerin önlenmesinde çok etkili oldukları kanıtlanmıştır. Aynı zamanda rotavirüs ve enfeksiyonları, antibiyotik ve kemoterapi nedenli ishallerin süresini, tekrarlama sıklıklarını azalttığı gösterilmiştir. Besin alerjileri ve atopik ekzama gibi bazı immünolojik bozuklukların iyileştirilmesinde etkili oldukları yine ülseratif kolit ve Chron hastalığı gibi inflamatuvar hastalıkların kontrolünde bazı olumlu etkileri çeşitli çalışmalarda ortaya konumuştur. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda kolesterol seviyelerini düşürdüğü gözlemler arasındadır. Süren bilimsel araştırmalar farklı probiyotik türlerinin gelecekte inflamatuvar ve immünolojik hastalıkların tedavisi, alerjilerin önlenmesi, kanserden korunmada, immün sistemin güçlendirilmesi hatta respiratör hastalıkların tedavilerinde yardımcı olabileceği konusunda umut vermektedir.  Probiyotiklerin bir diğer işlevi ise vitamin ve minerallerin emilimini arttırmaktır özellikle pridoksin, biotin, folik asit ve patotenik asit gibi B grubu vitaminlerinde sentesizini arttırırlar.

Probiyotiklerin olumlu etkilerini görmek için düzenli tüketilmesi gerekmektedir. Günde 1 porsiyon probiyotik ürün tüketimi bu olumlu etkiyi görebilmek için yeterli olacaktır. Probiyotiklerin bağırsaklarımızdaki gelişimlerini ve aktifliklerini koruyabilmek için onlarında uygun besinlere ihtiyaçları vardır bu besinler prebiyotikler olarak adlandırılır. Prebiyotiklerin sindirim sistemimiz tarafından sindirilemeyen gıdalardır ve çoğunluğunu karbonhidratlar oluşturmaktadır. Probiyotik ve prebiyotiklerin birarada bulundukları besinler ise sinbiyotikler olarak adlandırılmaktadır. Tüm bu potansiyel faydaları göz önünde bulundurunca; sürekli olarak tüketemiyorsak bile en azından her yıl belirli dönemlerde, birkaç haftalık düzenli probiyotik gıda tüketiminin sağlığımızı çok olumlu etkileyeceğini söyeleyebilirim.


52 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page